24 Ağustos 2008 Pazar

Neye inanmak istersen inan, ama güven ne kadar önemliydi demi.
Evin arkasında oturduğun merdivenler ne kadar önemliydi.
Oysa değeri olan zaman hiç gelmedi.
İnanç, karşıdan karşıya geçebilir mi(ydi)? Şüphesiz en önemli olan attığın adımlardı.
Oysa merdivenlerde otururken bakışlarındaki güven ne kadar da tazeydi. İki demir çubuğu;arasında büyük bir tiyatro var.
Gözlerinle savaşmayı bıraktığın tek an,içinde saklayıpta götürdüğün tek an.
Üzerinde çelikten bir savaş yeleği var! Kılıçtan değil de düşüncelerden koruyan. Evet sevinçler var ama eksikler olduğunda ne anlamı var ki sevinçlerin.
Yalnız mı…
Kalakalmıştın içinde onca sevinç varken.
Pamuk prenses ve yedi cüceler,peki ya babası hiç ölmesini ister miydi kızının? Ya avcı belki… Ya pamuk prenses bağırmaz mıydı 'babamı bana geri verin' diye. İstemektense sanırım alışmak daha önemliydi.
Son hava tanesine kadar bağırdı evinin arkasında babasını bekleyen çocuk 'hadi baba gel artık ,gel hadi…'

Karanlık aynı zamanda hem karartmakta olduğu günün hemde çocuğun içindeki ışığı alıp götürmüştü.
Hadi baba gel artık gel hadi… 21:37 24.08.2008

17 Ağustos 2008 Pazar

Köşe başı saklambaç…
Önüm, arkam, sağım,solum ebe!
Her yerde gözler var,karanlığın bulunduğu her yerde.
Işığı almaya çalışan aynalar…
Yıldızlar yalancımıdır yoksa oyuncumudur.
Sessiz bir adım var gecenin karanlığında ilerleyen,adımlarından çıkan tek ses düşüncelerinin fısıltısı.
Niçin etrafındaki fotoğrafların tümü gözünün içine bakar.Nedeni ne…havanın karanlık oluşumu.Belkide diğer seçenektir içinizin karanlık oluşu.
Amaç çığlık çığlığa sevişirken bir adem oğlunu daha dünyaya getirmekmi yoksa düşmüş olmanın verdiği gereksinimleri düşünmemekmi.
Doğru nerde camidemi,kilisedemi,tapınaktamı,mekkedemi bildiğim bir şey varsa o da bu doğru tek bir yerde düşüncelerini biçimlendirebildiğin tek bir yer kendi için.
İnanmak bazen zor olsada elinde kalan tek şey.
Amacına ulaştığında işte bu ‘sobe’…
Köşe başı saklambaç.
Ben kendi içime saklandım.kimseler bilemez ben çıkmadıkça… 00:04 17.08.2008

4 Ağustos 2008 Pazartesi

Gecenin karanlığına vuran aydınlıkta düşünüyorumda yüzümde duran insanlar sormalı kendine biz neyin emeliyiz.İnsana nasıl kabul ettirebilirsinki; görmedikleri vadileri,toprağı,suyu,ışığı;görmediğin vaat edilenleri.
Geceye karışan fısıltılarınız kime.
İnanmak ve inanmamak ne fark var arada, hiç.Koca bir hiç.
İnsan yaşamında bir yerlerde duran büyük bir yanlış var ve bu zamanı gelince ortaya çıkıcaktır.
Işığa doğru düşüşe geçtiğimde içimdeki yoğunluk bir anda sarsıldı.
Anlamadığım bir kaygı aynı ışığın bana duyduğu gibi.
Doğrumu…bunu hiç öğrenememek ,ötesini hissedememek kötü bir eksiklik. 00:27 29.07.2008


Ölüm…
Kısa bir son.Belkide isteğinin son hamlesi.Öğrendiğinde vaat edilene beklide hiç ulaşamamak.Bir adım sonrası yok , beklide hiç olmadı.Yada tümü insanın milahları.Belkide kovulduğumuz yere hiçbir zaman geri dönemiycez.Boynunda kendinin olduğu bir ayna,hayatının son anı.
Kötü yada iyi ,iki yüz gecede biri karanlığın soğuttuğu kanlı bedenin diğeri iraden ve zihninin oynu olan ruhun,kötü yada iyi hiç biri yok.Taki tek bir ADEM tohumu kalmayana dek.
Neden neden neden…
Bunu görmek içinmi ?zamanından önce görebilmek varken.
Ne doğru ne yalan kimse bilemez özgür irade…
Zaman yada yalan seçimin yok , hiçbir zaman olmadı.Bir şeyleri seçebilmek için yapmak zorundasın.Nede yüzünün diğer tarafında kimse yok.Seçim şansınız bile yok.
Topraktaki kokuyu üzerinde alabildinmi.
Cezalandırılan hangisiydi,hangi kanatlıydı ?...
Beklide geride kalan hiçbir zaman yoktu.Zorlanan tek şey kalbin ve zihnin.İnanmak nereye kadar…
Yanıltmaz ölümün pençesindeki aynada bulunan yüz
Zihninde yer eder nefesindeki yankılar
Özgür iradedeki son nefes
Hiçbir zaman bitmez tek bir ADEM tohumu kalmayana dek... 00:24 28.07.2008

1 Ağustos 2008 Cuma

zamana direnmek ne mümkün...

Gözlerini ovuşturdu,hafif kanlanmış ne kadar sıcak olsada içindeki soğuklamanın etkisiyle buhulanmış gözlerini açmıştı hayatın sonrasına meraklı olan amcam.Tanımıyordum.Kulağıma yaklaşarak fısıldadı;"kolumdaki bu saati gördünmü işte bu saati durdurup öylece insanları izlemek isterdim evlat.Zamanın öylece kalmasını isterdim.Hiç ilerlememesini.Hayata hep o donuk pencereden bakmayı isterdim evlat.Belkide seneler öncesine gidip gençliğimde kalmayı evlat.Kovulduğum yere gidebilmek için ölmeyi istemezdim.Peki senin kolundaki saat ne işe yarıyor" dedi usulca,ve sonra gitti.01.10 31.07.2008