4 Ağustos 2008 Pazartesi

Gecenin karanlığına vuran aydınlıkta düşünüyorumda yüzümde duran insanlar sormalı kendine biz neyin emeliyiz.İnsana nasıl kabul ettirebilirsinki; görmedikleri vadileri,toprağı,suyu,ışığı;görmediğin vaat edilenleri.
Geceye karışan fısıltılarınız kime.
İnanmak ve inanmamak ne fark var arada, hiç.Koca bir hiç.
İnsan yaşamında bir yerlerde duran büyük bir yanlış var ve bu zamanı gelince ortaya çıkıcaktır.
Işığa doğru düşüşe geçtiğimde içimdeki yoğunluk bir anda sarsıldı.
Anlamadığım bir kaygı aynı ışığın bana duyduğu gibi.
Doğrumu…bunu hiç öğrenememek ,ötesini hissedememek kötü bir eksiklik. 00:27 29.07.2008

Hiç yorum yok: