14 Eylül 2009 Pazartesi

24 DAKİKA...


Zamanlar arasında tüm dünya durmaz bir hal alır ellerinde.Durmak olsa zamanda nede iyi olur bir oğul için.Ya kavuşur zaman, ya kavuşmaz ama arada kalan yine bir oğul.Yabancıdan bir dünya gibi başka bir yurt.Parçadan bir kesik son selam, son bakış.Ama her ne olursa olsun kalmak ister bir oğul babasıyla oturduğu oturakta.
Ve öncesinde dağınık bir evi saraydan bir göz içine saklar, aşların en güzelini koyar tahtadan bir masaya parçadan kesit.Ve sıkılsada anlar, zaman dövüşür özlemle.Yollardaki mezar taşları gibi belkide sona ulaşır o ân içinde mutluluk.Ve son bir selam gözlerde, sımısıkı sarılmak,gözlerde yağmurdan yaşlar ve selam eder oğul can parçası babaya.Ve bir 24 dakika içinde omuzlarda kalır eller, omuzlarda kalır özlemler,omzunda kalır bir oğul can parçası babasının.Biten bir günün ardından baba saatine bakar " 24 dakika var" diyerek derinden bir iç geçirir.
yol biter,
göz yaşların bitmez.
derin bir mâzi gibi karanlık,
küçük ışıklar umut.
yalnız bir koltuk,
sessiz bir demir parçası gibi,
içindeki yaşlar.
ve geride kalan,
aynı yatakta iki kalp atışı,
iki günden çalınan yarım günler.
ve son bulur,
renksiz bir hal alır,
sona eren bir 24 dakika...(babama)

1 yorum:

Ayşe dedi ki...

muzip bakışlarının ardında, çok derinliklerde sakladığın hüznün açığa çıktığı satırlar, benim için şu anda çok daha anlamlısın..