14 Aralık 2008 Pazar

zamanın göz kırptığı vakit...


Nefes hareketleriyle buhulanmış camın arkasında biçimsizce ve kontrolsüz hareketleri ve de ölüm kokusuna sarılan gözler,gözlerimin içinde yer bulurken,yerde yatan beden ölümün nefesini koklardı,soğuk kaldırım taşı üzerinde.Anlamsız gibi görünen bir beden dansı.Tam o an zamanın göz kırptığı vakit ölüme yakın olabilmek için meraklı gözler görüyorum.
İçimden şöyle demek gelirdi hep;merak etmeyin zaman yaşlı bir öksürük gibi sırtınızı sıvazladığında işte o zaman yaklaşmakta olan,öfkenin korkuyla birleştiği nefesi hepiniz bir gün hissedeceksiniz.
Meraklı gözler var etrafımızda meraklı gözler.Bir tahıl parçası gibi dağılırdı zamanın o gepe geniş ağzında merakla hayata bakan gözler.Çiğnerdi,ezerdi,ufalardı hayat.Yaşlı bir öksürük gibi haber verirdi hayat.
gölgeler nefesli
gözlerinde vardı…
ve diğer taraf için olsa da düşünerek yakındın.
Gölgesinde durmak , yaşlanmış bir banka oturmak gibiydi.
Adımlarının önünde bulunan,fotoğraflarda üşümüş türlü yüzler.
İzlerinde bıraktığın sıcak nefesler.
Yeşeren ufacık gözler.
Ama ölebilirdi gün ağardığında insan.
Savaşlar devam edebilirdi,kanlar içinde çırpınan insanlar için.
Yok olmuş hayatlar gibiydi soğuk bir avuç içi.Artık ağlayamadığın fotoğrafların kalırdı ellerinde.
Belki bir gün yetebilir hepimize hayat…

Hiç yorum yok: