5 Ekim 2009 Pazartesi

hayaller,geçişler ve zamanları...

Düşünüyorum karar veremiyorum.Kapıdan kapıya sanki hayaller geçişi var.Aklı hep hayallerde olan bir adam var yolumda, selamımı alır ve geriye verir.Dönüş yolunda gölgem benden biraz daha dolu hislerle eve döner.Ve gelirken karanlık olan yollar aydınlanır, kötüler ve iyiler iki tarafa ayrılır Tanrı bu noktada adımlarıma aydınlık sağlar.Mezar bekçisi Anubis giderken aynı bıraktığım gibidir, Tanrı'ya sadık bir çakal.
Geldiğim yollarda bazen hayaller beni bıraksada ben asla kendi hayallerimi bırakmadım.Ve hiçbir zaman geriye dönüşlerde yaşamadım.
Hayallerim,düşlerim,hayatım,bırakamadığım kendim.
Aslında işine kayıtlı bir sokak lambası gibi çalışmaları, soyutluktan vazgeçilmiş hayatları, tadını alamadığım bir günde olmayı, hayatlardan kaybolmayı hiç denemedim.Sadece kendimde kalmaya çalıştım, içimdekileri yitirmeden.
Ben
sen
Nedir insanı bu dünyanın
Nasıllar düşer mi yağmur damlalarından
Meltem rüzgarları
Ağlar mı
Güler mi
Nedir insanı bu dünyanın
Ben varmıydım
Yapraklarda açarmıydım mevsimimde
Gülermiydim bir sevgili elinde
Ağaçlar tutun elimi
Nedir insanı bu dünyanın
Beton ve demirden yüzlerle
Soğuk renkli gözlerle
Yaşar gibi
Yaşamak sanki gibi
Yaşamak değil bu
Nedir insanı bu dünyanın
Hayaller içinde yüzmek
Düşlerde kaybolmak
Rüyalarda yaşamak
Sormadan
Bilerekten
Nedir insanı bu dünyanın
Tanrı 'nın bu insanı nedir?
Gökte midir
Yerde midir
Gözlerindeki bulantıları insanın
Nereye taşınır
Zamanı
İçindekileri
İnsanın
Nedir insanı bu dünyanın
Bende olmayan...
22:54 04.10.2009

Hiç yorum yok: